İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi tarafından ilk kez düzenlenecek olan Gençlik Araştırmaları Ulusal Konferansı gençlik üzerine güncel araştırmalar yürüten Türkiye’den ve yurtdışından lisansüstü ve doktora sonrası araştırmacıları, sosyal bilimcileri ve sivil toplum aktivistlerini bir araya getirerek geniş bir akademik tartışma zemini sunmayı hedefliyor.
İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi Çoklu Krizler Çağında Genç Olmak: Güvencesizleşme, Demokrasisizleşme, Yalnızlaşma teması altında gerçekleştirilecek Gençlik Araştırmaları Ulusal Konferansına bildiri sunumları için çağrıda bulunuyor.
Başvuru ve konferans dili Türkçedir. Konferans hibrit bir formatta gerçekleşecek, İstanbul dışından konuşmacı ve konuklar çevrimiçi olarak katılabilecektir.
Önemli Tarihler
Bildiri Özetlerinin Son Gönderim Tarihi: 15 Mart 2023
Kabul Edilen Bildirilerin ve Programın İlanı: 7 Nisan 2023
Konferans hakkında detaylı bilgi ve bildiri çağrısına aşağıdan ulaşabilirsiniz.
I. Gençlik Araştırmaları Ulusal Konferansı
Sizleri I. Gençlik Araştırmaları Ulusal Konferansına başvurmaya davet ediyoruz.
İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi tarafından ilk kez düzenlenecek olan Gençlik
Araştırmaları Ulusal Konferansı gençlik üzerine güncel araştırmalar yürüten Türkiye’den ve yurtdışından lisansüstü ve doktora sonrası araştırmacıları, sosyal bilimcileri ve sivil toplum aktivistlerini bir araya getirerek geniş bir akademik tartışma zemini sunmayı hedefliyor.
İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi Çoklu Krizler Çağında Genç Olmak: Güvencesizleşme, Demokrasisizleşme, Yalnızlaşma teması altında gerçekleştirilecek Gençlik Araştırmaları Ulusal Konferansına bildiri sunumları için çağrıda bulunuyor. Başvuru ve konferans dili Türkçedir. Konferans hibrit bir formatta gerçekleşecek, İstanbul dışından konuşmacı ve konuklar çevrimiçi olarak katılabilecektir.
Çoklu Krizler Çağında Genç Olmak: Güvencesizleşme, Demokrasisizleşme, Yalnızlaşma
Çoklu Krizler Çağında Genç Olmak: Belirsizlik, Güvencesizlik, Yalnızlaşma temasıyla gerçekleşecek ilk konferans, ekonomik kriz, demokratik katılım ve temsilde adalet krizi, iklim krizi başta olmak üzere çoğul ve çok katmanlı krizlerin derinleştirdiği belirsizlik, kaygı ve güvensizlik içerisinde gençlerin deneyimlerini, yerel ve küresel ölçekte maruz kaldıkları eşitsizlik ve zorlukları, krizler karşısında ürettikleri bireysel ve kolektif yanıtlar ile aktivizm meselelerini gündeme getirmeyi amaçlıyor.
Konferans aynı zamanda gençlerin yaşam deneyimleri, sorunları ve perspektiflerini anlamlandıran sosyolojik çalışmaların toplumsal dönüştürücü etkisini tartışmayı ve güçlendirmeyi hedeflemektedir. ‘Gençliğin sesini duyurmak’ hedefiyle sınırlı kalan çalışmaların ötesinde, sosyal bilimler Türkiye’de yaşayan veya ülkeden göç etmek zorunda kalan, farklı sosyo-kültürel, ulusal, etnik, dinsel, cinsel kimlik ve aidiyetlere sahip gençlerin yaşam deneyimlerini ve tahayyüllerini kavramak ve gençler lehine dönüştürmek için neler vaat ediyor? Demokrasiden ve gençlerin beklenti ufkundan gitgide uzaklaşan bir Türkiye’de, savaşlar, salgınlar ve hızlanan iklim krizinin pençesinde bir dünyada, güncel gençlik araştırmaları teorik, metodolojik ve pratik zeminde bize ne gibi imkanlar sunabilir?
Çoklu Krizler Çağında Genç Olmak ve Gençleri Araştırmak teması altında gerçekleştirilecek ulusal konferans aşağıdaki üç ana tartışma ekseni etrafında başvuru ve katkıları beklemektedir:
i) Neoliberalizm, derinleşen güvencesizlik ve genç yoksulluğu
Neoliberalizmin otuz yılı aşkın egemenliği, yalnızca finansal sermaye ve ekonomik gücün yoğunlaştığı ve hızlandığı tarihsel bir döneme işaret etmekle kalmaz, aynı zamanda belirli bir yönetimsel, siyasal ve ideolojik projeyi de açığa çıkardı. Neoliberalizmin siyasi gündemi, kamusal ortak alanlar üzerinde on yıllardır süren özelleştirmeyi, refah devletine aralıksız saldırıları, piyasa köktenciliğini, serbest ticarete ve mülkiyet haklarına ayrıcalık vermeyi içermektedir. Öte yandan neoliberal yönetim tekniklerinin gelip yerleştikleri, müdahale ettikleri alan, öncelikle insanın kendi kendisiyle ve başkalarıyla kurduğu ilişkidir ve bu anlamda bir ‘neoliberal özneleşme’den söz edilmelidir. Bir başka deyişle, yönetimsel bir pratik olarak neoliberalizm geleneksel ‘bırakınız yapsınlar’ ideolojisinden çok uzaktır: nüfusun farklı kategorilerinin davranışlarını önceden hesaplamaya ve bunlar üzerinde etkide bulunmaya yönelik çok katmanlı yönetim stratejilerinden oluşur (1). Yani bir ideoloji olarak neoliberalizm, günlük yaşamı, toplumsal yapıları, yurttaşlığı, siyaseti ve demokrasiyi piyasa rasyonalitesi ve onun bireycilik, kişisel çıkar, özelcilik ve tüketimcilik ilkeleri temelinde örgütler. Bir başka deyişle, neoliberalizm “söz dağarcığı, hukuk norm ve ilkeleri, politik kültürler, yurttaşlık alışkanlıkları, yönetim pratikleri ve hepsinden önemlisi demokrasi tahayyülleri” inşa eden bir yönetim rasyonalitesi üretir (2).
Küresel eşitsizlikler çağında, neoliberal rejimler altında gençler, yoksullar, orta sınıf, işçiler ve diğer dışlanmış ve dezavantajlı sosyal gruplar zarar görmeye devam etmekte. Türkiye’de 13 milyona yakın (15-24 yaş arası) genç nüfus -düşük gelirli, yoksul, ne okuyan ne çalışan gençlik, öğrenci, çalışan gençlik, genç kadınlar- neoliberal aklın saldırılarına istikrarlı olarak maruz kalmaya devam ediyor. Sosyal Demokrasi Vakfı’nın yayımladığı son rapora göre, ailelerinden daha eğitimli ancak daha düşük gelirli olan gençler (20-30 yaş arası), ekonomik olarak aileden bağımsızlığını kazanamaz iken, çoğunluğu konut almanın ve araç sahibi olmanın mümkün olmadığını belirtiyorlar (3). TÜİK 2022 verilerine göre gençlerde dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 21 iken, DİSK-AR hesaplamasına göre geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 41 (4). Gençlerin hem iş bulma ümidi hem de işsizlik oranı artmaya devam ederken, çalışan gençlerin yarısından fazlası ise prekar koşullarda çalışıyor (5). Son yıllarda iyice görünürleşen öğrencilerin yaşadıkları yurt krizi ve barınma hakkı mücadeleleri, kent merkezlerinde ev kiralarının fahiş artışıyla hissedilen derin belirsizlik, eğitimli gençlerin Türkiye’den göç etme arzusunun yoğunlaşması gibi gelişmeler gençlerin yoksulluk hallerinin yine gençlerin yaşam deneyimleri ve perspektiflerinden yola çıkarak anlamlandırılmasının ve eşitsizlikleri derinleştiren politika çerçevelerinin masaya yatırılmasının acil ve hayati olduğunu göstermekte. Konferans bu çerçevede,
neoliberal rasyonalitenin gençlerin eşitsizlik hallerine etkileri,
eğitimin niteliksizleşmesi,
genç işsizliği,
ne eğitimde ne istihdamdaki gençlerin deneyimleri,
toplumsal cinsiyet ve gençlik istihdamı ilişkisi,
barınma, ulaşım, gıdaya ve sağlığa erişim gibi gençlerin kamusal haklarıyla ilgili sorunlar ve tartışmalar
başta olmak üzere geniş bir alana uzanan neoliberal güvencesizleşme, sosyal dışlanma, genç yoksulluğu meseleleri ve neoliberalizmin gençlik üzerindeki etkileri karşısında gençler lehine üretilen yanıtları anlamaya odaklanan çalışmaları bir araya getirmeyi amaçlıyor.
ii) Demokrasisizleşme ve temsilde adalet krizi
Neoliberal eşitsizliklere gençliğin demokratik katılım ve temsiliyet alanında yaşadığı krizin nasıl eşlik ettiği konferansın üzerine odaklanmayı hedeflediği bir diğer ana sorudur. Dünyada ve Türkiye’de gençlerin mali kaynaklara, nitelikli yüksek öğrenime, güvenceli çalışma ve diğer kamusal haklara erişimde yaşadığı eşitsizlikler, öte yandan artan otoriterleşme ve devlet şiddeti, korku kültürü, gözetim mekanizmaları, gerontokrasi, cinsiyetçilik, homofobi ve yabancı düşmanlığı gibi hem tarihsel hem aktüel tahakküm ve baskı biçimleriyle derinleştirilmekte. Neoliberalizmin kısırlaştırdığı politik kültür, demokratik alanları köreltmek için hem düşünsel hem de pratik olarak ‘siyasal olan’ ve ‘demokrasi’ye saldırırken (6), gençliğin demokratik kamusal alanla ilişkisi giderek zedeleniyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında yükselişe geçen ve bazı ülkelerde iktidara gelme şansını yakalayan otoriter, sağ-popülist parti ve liderler, demokratik gerileme olarak adlandırılan küresel sürecin aktörleri haline gelirken, Türkiye küresel ölçekteki bu yeni otoriterleşme dalgasının erken örneklerinden biri olarak ortaya çıktı.
Türkiye’nin demokrasi ve temsiliyet krizini derinleştiren otoriterleşme macerasında farklı toplumsal kesimlerle birlikte gençler de zaman zaman siyasi mücadelenin parçası oldular. 2013 Gezi Protestolarına aktif katılımları, dijital mecralardaki artan muhalif görünürlüklerinin yanı sıra, üniversite kampüslerinde, feminist ve LGBTİ+ hak ihlallerine karşı direnişleri, gençleri kamuoyunun gündemine taşıdı. Gençlerin artan siyasi görünürlükleri bir taraftan gençlerin demokratikleşmenin itici gücü olacağına/olması gerektiğine dair normatif bir anlatı ortaya çıkarırken, siyasi partiler nezdinde ise gençler, seçim zamanlarında mobilize edilmesi gereken oy kaynakları olarak görülmeye başlandılar. Öte yandan 2010’ların ikinci dilimi Türkiye’nin genişleyen otoriterleşme güzergahında toplantı ve gösteri özgürlüğünün ortadan kaldırılması, aktivizmin baskılanması, sansür, otosansür ve gözaltı mekanizmalarının olağanlaşması, kadın cinayetlerinin artması, genel olarak haksızlığa uğrama hissinin bireysel ve kolektif ölçekte yayılması ve gençlerin mental sağlığı üzerine tartışmaların görünürleşmesi gibi gelişmelerin bir sonucu olarak gençlerin demokratik katılım ve temsilde adalet krizi iyice derinleşti. Bu bakımdan Türkiye’de gençlerin
otoriterleşme karşısında nasıl konumlandıkları,
hukuk ve adalet alanına ilişkin deneyim ve beklentileri,
siyaset kurumu ve demokrasiye dair tutumları,
siyasal katılımının ve aktivizmin önündeki yapısal engel ve imkanları,
Türkiye ile kurdukları yurttaşlık ilişkisinin zayıfladığına işaret eden göç eğilimleri,
gelecek beklentileri,
demokratik gerilemenin gençlerin mental sağlığı üzerine etkileri üzerine düşünmek giderek önem kazanmaktadır.
iii) İklim krizi ve yeşil aktivizm
2010’lu yıllar boyunca gençlerin ülke ve kendi geleceklerine dair artan kaygı ve korkuları, iklim kriziyle birlikte önemli derecede derinleşiyor. Belki ilk kez küresel bir genç nesil, pandemi, salgınlar, yangınlar, kuraklıklar, beslenme yoksunlukları, artan gıda fiyatları gibi geleceği felce uğratan iklim adaletsizliğinin bireyi yalnızlaştıran ve güçsüzleştiren etki ve riskleriyle yüz yüze bırakılmakta. Neoliberal rejimler altında en savunmasız konumda olan sosyal gruplardan gençler iklim aktivizminin görünür aktörleri haline gelirken, karar alma süreçlerinin her aşamasında eşit ve etkin söz ve hak sahibi olma taleplerini yaşanılabilir bir gezegen ve doğanın geleceği için genişletmekte. Konferans, Türkiye’de gençlerin beklenti ufkunu daraltan çok katmanlı, kesişimsel eşitsizlik ve adaletsizlikler üzerine düşünürken,
iklim felaketleri ve risklerinin gençlerin mental ve beden sağlığı üzerine etkileri,
gençlerin perspektif ve deneyimlerinde demokrasi, yoksulluk ve iklim krizi ilişkisi,
iklim krizi karşısında gençlik hareketleri ve yeşil hareketler içerisinde gençlerin deneyimleri
başta olmak üzere iklim krizi ve gençlik meseleleri konferansın ana tartışma başlıklarından bir diğerini oluşturmaktadır.
Bu çerçevede I. Gençlik Araştırmaları Ulusal Konferansı Türkiyeli gençlerin çoklu krizler ortamında yaşam deneyimlerini, perspektiflerini, beklentilerini, duygularını, tahayyüllerini ve tüm bu krizler karşısında oluşturdukları alternatif toplumsal ve siyasal yanıtları niceliksel, niteliksel veya karma metodolojik yöntemlerle ele alan sosyal bilim araştırmalarını bir araya getirmeyi ve zengin bir akademik tartışma zemini oluşturmayı hedeflemektedir. Lisansüstü ve doktora sonrası araştırmacılar dahil olmak üzere sosyologlar ve sosyal bilimcileri bildiri önerilerini sunmaya ve bu önemli ulusal bilimsel etkinliğe katılmaya davet ediyoruz.
Önemli Tarihler:
- Bildiri Özetlerinin Son Gönderim Tarihi: 15 Mart 2023
- Kabul Edilen Bildirilerin ve Programın İlanı: 7 Nisan 2023
* Konferansın açılışını gerçekleştirecek keynote speaker, konferansın ikinci günü düzenlenmesi planlanan metodoloji atölyesi ve tam metinlerin yayınlanacağı hakemli dergi ile ilgili bilgi detaylı programla birlikte paylaşılacaktır.
Seçici Kurul:
Begüm Uzun (MEF Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü)
Cansu Ceylan (Sabancı Üniversitesi, Kültürel Çalışmalar Programı)
Cihan Erdal (Carleton Üniversitesi, Sosyoloji ve Antropoloji Bölümü)
Demet Lüküslü (Yeditepe Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü)
Derya Fırat (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü)
Hakan Yücel (Galatasaray Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bölümü)
Tülin Şener (Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümü)
Başvuru için:
Konferansa başvuru için info@genclikarastirmalari.org adresine
300 kelimelik bir sunum özeti (2.0 hücre aralığı, 12 punto, Times New Roman),
En fazla bir sayfalık kısa özgeçmişinizi
15 Mart 2023 Çarşamba 23.59’a kadar iletiniz. Başvurunuzu e-posta başlığında “[2023 Gençlik Araştırmaları Konferansı]” ifadesi bulunacak şekilde gönderiniz.
Kabul edilen bildirilerin akademik hakemli bir dergide yayımlanması planlanmaktadır.
Sorularınız ve iletişim için e-posta adresinden bize yazabilirsiniz.
Referanslar:
Dardot, Pierre, and Christian Laval. (2022) Bitmeyen Kâbus: Neoliberalizm Demokrasiyi Nasıl Ortadan Kaldırıyor. Sel Yayıncılık.
Henry Giroux on the Rise of Neoliberalism. (2015). Humanity & Society, 39(4), 449–455.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Gençlik Araştırması Raporu. (19.05.2021) https://sodev.org.tr/wp-content/uploads/2021/05/SODEV-Genclik-Arastirmasi-Raporu- 19.05.2021.pdf
19 Mayıs’ta Gençler ya İşsiz ya da Asgari Ücretli!” (18.05.2022) DİSK-AR 19 Mayıs’a Özel Genç İşsizliği Bülteni. https://arastirma.disk.org.tr/wp-content/uploads/2022/05/19-Mayisa-Ozel-Genc-Issizligi-Bulteni-4.pdf
Lüküslü, Demet, and Kezban Celik. (2022) “Gendering the NEET Category: Young NEET Women in Turkey.” Turkish studies, 23(2): 200–222.
Brown, Wendy. (2019) Neoliberalizmin Harabelerinde Batı’da Antidemokratik Siyasetin Yükselişi. Metis Yayınları.
Comments